Ego her zaman olmasa da çoğu zaman insanları mükemmeliyetçi yönünü -kendi içerisinde- ortaya çıkarır. Bir şeyi unutup hatırlamamak istemesine yardımcı olur mesela. Bu insan doğası için zor bir davranış olduğu için çoğu insan bu ego olayından yardım alır. Bu egoyu uygulamayan ya da uygulayamayana ne olur peki? İlk olarak uygulamayan kişiler hakkında konuşalım uygulayamayan kişiler hakkında birazdan bahsedelim.
Bu ego yöntemini uygulamayan insanlar ya çok güçlü ya da çok güçsüz insanlardır. İlk olarak güçlü insanlardan bahsedelim. Güçlü insanlar kendisine göre değişik yöntemler yaratır ve egoya ihtiyaç duymazlar. Bu yöntemler ise çok basit şeylerdir. Bu yöntemleri tekrardan bir şeyi unutmak üstüne kuralım. Bunlar aslında çok özel şeyler değildir. Küçük basit hobiler ve insanın kafasını dağıtacak yan etkinlikler bulmaktır. Bunlar kitap okumak, müzik dinlemek ya da sadece tavanı seyretmek bile olabilir. İşte bu insanlar egoya ihtiyaç duymazlar. Peki ya bu daha mı iyidir? Bunu anlamamız için öncelikle egonun tam olarak ne olduğunu anlamamız gerekir. Hepimiz egonun üç kısma ayrıldığını biliyoruzdur. Bunlar İd, ego ve süper ego olmak üzere üçe ayrılır. Bizim şuan ilgilendiğimiz konu ego olduğu için id ve süper egoya çok fazla değinmeyeceğiz. Öncelikle id biraz bahsedelim. İd, içimizdeki doyumsuz hayvandır. Kendisini yalnızca ihtiyaçlara göre ayarlayan, eleştiri kabul etmeyen, güdüsel, durdurulamayan yanımızdır. Buna verilebilecek en iyi örnek saldırganlık, açlık, kin vb. Bu yönü ağır basan birey vicdan olgusundan yoksundur. Bilincin orta aşaması olarak da Freud’un izah ettiği Benlik ego ise doğa ya da çevre ile id arasında bir denge unsurudur. Örneğin alt bilinç olarak izah edilen id acıktığı zaman hemen bir şeyler bulup yemeyi amaçlar. Ancak benlik (ego) bunun daha uygun bir zamanda olması veya olmaması gerektiğini hatırlatıp onu dizginler. Üst benlik (süper ego) kural ve değerler bütünlüğü içinde insana yön veren bölümdür. Bu bölüme vicdan da denilebilir. Bu bölüm daha çok emir ve yasaklara göre bir yol belirler. İyi ya da kötüyü birbirinden ayırmaya başladığımız süreçlerde gelişir ve olgunlaşır. Bunların anlamanızda yardımcı olduğunu düşünüyorum. Bu bilgilere dayanarak egonun doğru olup olmadığını kendi bilinç altınız da kurmalısınız.
Şimdi ise egoyu uygulamayan güçsüz insanlardan bahsedelim. Bu insanlar kendi içlerinde genellikle egoyu kullanmak isterler ancak diğer kişiler tarafından dışlanıp aşağılanmaktan korkarlar. Bu insanlar içlerine kapalıdır. Sıkıntısını, derdini kendi içinde yaşarlar, kimseye açmazlar. Ancak bu insanların içlerine kapanmaktan kurtulup egoyu kullanmaları gerekir. Bu kişilerin içine kapanmasını engelleyebilecekler yine başka insanlardır. Mesela ona kendini yakın hissettirmiş bir dost, o kişinin hoşlandığı kişi ve en önemlisi ailedir. Aile en önemli faktördür burada. Mesela daha küçükken ailesi dağılan bir çocuğun uzun bir süre içine kapanma olasılığı çok yüksektir. Bu kişilerin içine kapanıklığı bırakıp egoyu kullanıp o yaşadığı olayı unutmak için kullanmalıdır.
Şimdi ise bu egoyu uygulayamayana gelelim; aslında daha yeni bahsettiğim güçsüz insanlardan pek farkı yoktur bu insanlarında. Ama onları ayıran en önemli fark yaşam şeklidir. Bu size saçma gelmiş olabilir ama bu doğru bir tezdir. Mesela sokakta yaşamak zorunda kalan bir kişiyi düşünün sizce bu insanın egoyu kullanmak gibi bir gayesi olabilir mi? O kişi için akşamı çıkarmak yeterlidir. Tabii ki burada öncelikli olarak devletlerin refah seviyesi önemlidir. Bu tip insanlara devletin yardım edip eğitim vermesi gerekir. Ancak böylece o kişi kendini geliştirip devleti yükseltebilir. Bu işlerde karşılıklıdır. O kişi daha sonra o ülkeyi uluslararası bir olayda temsil edebilir.
Emre Ece
Dostum öncelikle anlaşılan sen de egonu kullanmaya başlamışsın sevindim:) Senin güçsüz olmayan tarafta olduğuna emindim.
Yazıya gelecek olursak güzel bir deneme olmuş tebrikler.
Super bir yazi gercekten etkilendim. Devamini beklemekte kararliyim…