Bay Z nin odasında dev boyutta bir televizyon, çok eski bir radyo, bir yatak, sandalye bir de masa vardı. Odaya giren Bay Z, açık olan pencereye yanaştı ve bir süre hava aldıktan sonra masasına geldi. İçi biraz ferahlasa da yapacak bir şey aradı. Televizyonu açtı ama yalnızca hastalıklar hakkında program vardı. Televizyonu kapattı ve radyoyu açtı ama sevmediği klasik müzik çalıyordu. Radyoyu da kapattı. Her gün düzenli okuduğu polisiye romanı da valizindeydi ve valizi de görevliler almıştı. Kitap da okuyamayacağı için kendini yatağa attı ama o anda pencereden siyah paltolu adam göründü.
Bay Z ayağa kalkıp pencereye doğru yürüdü. Siyah paltolu adam pencereden Bay Z ye bir sigara ve valizindeki kitabını uzattı. Adamın yüzü görünmüyordu ve elinde de eldiven vardı. Zaten kitabı ve sigarayı verir vermez hemen ortadan kayboldu. Bay Z sigarayı yakıp yatağa uzandı ama bir şeyler döndüğünden artık iyice emin olmuştu ama bunlara kafa yoracak durumda değildi zaten yeteri miktarda yorulmuştu. Bunları daha sonra düşünebilirdi. Kitabı kaldığı sayfadan okumaya başladı. O kadar yorgundu ki kitabın ellerinin arasından kaydığını bile hatırlamıyordu çünkü çoktan uyuyup kalmıştı. Sabah güneşiyle gerçek güne uyanıncaya kadar…
Sabah görevlilerin sesiyle uyanan Bay Z ye görevliler elbiselerini verdiler. Bay Z elbiseleri giydikten sonra beyaz üniformalı görevliler Bay Z yi kelepçeleyip başka görevlilere teslim ettiler. Teslim ettikleri görevliler Bay Z nin her gün hastane bahçesinde gördüğü görevlilerdi ve bu Bay Z yi biraz daha rahatlatmıştı. Bay Z yi teslim alan görevliler onu yemekhaneye götürdüler. Onu serbest bırakmadan görevlinin biri:
– Sana verilen bir günlük ceza tamamlandı. Artık yine eski yerinde ve eski sorumluluğunda hastanenin sana ait bölümlerinde kurallara sadık kalmak şartıyla kalabilirsin, dedi.
Bay Z bunları duyduktan sonra hiçbir şey demedi. Serbest kaldıktan sonra kahvaltı için yemekhaneye girip bir masaya oturdu ve kahvaltısını yapmaya başladı. O sırada siyah paltolu adamın yemekhaneye girip karşısındaki bir masaya oturduğunu gördü. Siyah paltolu adam masada ağzında sigarası ile oturuyor Bay Z nin gözlerinin içine bakıyordu. Sanki Bay Z ye söylemek istediği bir şey var gibiydi. Bay Z bir şey olmamış gibi kahvaltısını yaptıktan sonra yemekhaneden çıktı. Hava düne göre daha da soğumuş tek tük kar yağmaya başlamıştı. Biraz bekledikten sonra paltosunun açık olan düğmelerini kapatıp erik ve elma ağaçlarının arasına doğru yürümeye başladı ama siyah paltolu adam ondan önce gelmiş orada bekliyordu. Bay Z yürümeye devam etti. Bay Z adama doğru yürüdükçe heyecanlanmaya başladı çünkü siyah paltolu adam durduğu yerden bir adım bile ne geriye ne de ileriye gitmişti. Adamın Bay Z yi bekler gibi bir hali vardı. Önce korktu ama yürümeye devam etti. Bir ara bir yerlerden ses duyar gibi olduğunda dikkati dağıldı
— Arkadaşlarım, dedi içinden.
Dönüp arkasına baktı ama kimsecikler yoktu yalnızca yemekhanenin sol tarafındaki bahçede hastalar vardı ve onların sesinin Bay Z nin bulunduğu yerden duyulması imkânsızdı. O arada Siyah paltolu adamdın yerinde olmadığını gördü. Siyah paltolu adamdan iyice şüphelenen Bay Z akşam kaldığı odada siyah paltolu adamın valizindeki kitabı kendisine verdiğini düşündü. İçinden valizimi bulmalıyım dedi. Çünkü ortada dönen bunca olay sanki valiziyle ilgi olmalıydı. Valizin görevliler tarafından nereye götürüldüğünü bilmiyordu ama İdari İşler odasına gidip valizi oradan teslim alabileceğini düşündü ve hastane müdürlüğüne doğru yürümeye başladı.
Müdürlük binasına geldiğinde doğruca İdari İşler Odası’na gitti ve kapıyı vurdu. Giriniz sesinden sonra içeriye girdi. İçerdeki bir görevli onu hemen tanıdı:
– Yine ne istiyorsunuz?
– Valizimi istiyorum.
– Ne valizi?
– Dün elimdeki valiz hastane görevlilerince alınmıştı.
– Bundan bize ne?
– Ne demek size ne? Valizimi acilen geri istiyorum.
– Bizlerin valizlerle ilgisi yoktur biz yalnızca hasta giriş ve çıkışlarına bakıyoruz.
– Peki, ben valizimi kime soracağım?
– Orasını biz bilemeyiz.
– Bu şekilde beni geçiştiremezsiniz. Benim valizim bana teslim edilmedikçe bu odadan ayrılmayacağım.
– Biz de görevlileri arayıp sizi buradan attırırız, dedi görevlinin biri.
O anda gözü pencereye kaydı çünkü valizi siyah paltolu adamdaydı. Siyah paltolu adam hiçbir şey olmamış gibi elinde valizle pencerenin önünde duruyordu. Bay Z ile göz göze geldiklerinde siyah paltolu adam hastanenin devasa kapısına doğru yürümeye başladı. Tüm her şeyin çözüme kavuşacağını düşünen Bay Z siyah paltolu adamın peşinden apar-topar çıkarak hastanenin kapısına doğru koşmaya başladı. Tam kapıya geldiğinde siyah paltolu adam dışarı çıktı ve kapı kapandı. Bay Z siyah paltolu adam hakkında bilgi almak için hemen kapıdaki görevli askerin yanına yanaştı:
– Merhaba bayım. Biraz önce bu kapıdan elinde valizle çıkan siyah paltolu adam hakkında ne biliyorsunuz?
Asker güldü:
– Sana ne bundan?
– Benim için çok önemli çünkü bu adam hem beni takip ediyor hem de elindeki valiz benimdi.
Asker:
– Hemen buradan ayrıl. Ayrılmazsan görevlilere telefon ederim zorla götürürler. Hem bana ne adamdan. Yok siyah paltolu adammış da yok valizi varmış da. Beni hiç biri ilgilendirmez. Bu kapıdan sabahtan akşama kadar binlerce insan girip çıkıyor hangi birini bilebilirim.
Bay Z paltosunun iç cebine sakladığı İngiliz sterlinini askere gösterip:
– Bu çok değerli paradır. Soracağım sorulara cevap verirseniz bunlar sizin olabilir, dedi
Asker Bay Z nin uzattığı parayı eline alıp inceledikten sonra:
– Siktir git ulan buradan. Benle kafa mı buluyorsun. İngiliz sterliniymiş, ne parası elindekiler İngilizce gazeteden kesilmiş kağıt parçaları.
Bay Z elindeki paralara baktı ve acaba asker doğru mu söylüyordu diye düşündü? Bu parayı çok sevdiği arkadaşları Bay Z hastaneden çıkacağı için aralarında toplayıp ona vermişlerdi çünkü ellerinden yalnızca bu geliyordu.
Askerden aldığı tepki ve kapının üzerine kapanmasının ardından Bay Z bir süre ayakta öylece bekledi. Aklında ne valize ne siyah paltolu adam ne de İngiliz sterlini vardı çünkü bir an için hafızasını kaybetmiş gibi hissetti. Sanki siyah paltolu adamın peşinden koşmamış aksine onu kovalayan birilerinin olduğunu düşünmüştü. Koşmanın verdiği ağırlık gidince hastanenin koskoca muhteşem görünümlü kapısına baktı ve içinden:
¬- Ben kimim, diye aklından geçirdi.
Bu soru kısa bir şaşkınlıktan dolayıydı çünkü Bay Z kendisini bilemeyecek kadar zavallı değildi. İçinden böyle garip düşünceler geçerken hastanenin devasa büyüklükteki kapısında nöbet tutan asker:
– Burada uzun süre durmanın yasak olduğunu bilmiyor musun? Hem sana buradan uzaklaş demedim mi?
– Biliyorum efendim ama siz de neler olup bittiğinin farkında mısınız?
– Ben sana bir soru sordum
– Ama… Ben…
– Âmâsı falan yok. Bir an önce kapının önünden uzaklaş ve senin için ayrılmış bölüme git. Bu uyarıyı bir daha yapmam.
– Sanırım size anlatamadım. Ben demek…
– Sizi son kez uyarıyorum. Hemen buradan uzaklaşın.
Bay Z çaresiz bir şekilde hastanenin kapısından hastaların kaldığı yatakhaneye doğru yürümeye başladı. O anda aklına sigarasının olmadığı geldi. Zaten asker yeterince canını sıkmışken bir de sigarasızlık elini kolunu bağlamıştı. Sigaram olsaydı ve tek fırt da olsa çekebilseydim belki de yaşadıklarım biraz olsun hafiflerdi diye düşündü ama bunlar tamamen onun aklından geçen bir şeydi ve bundan öteye de gidemeyecekti. Bay Z nin yerinde başka biri olsaydı tüm bu yaşananları anlaması için üzerinden yılların geçmesi gerebilirdi ama Bay Z tüm bunları o kadar çabuk çözdüğüne inanıyordu ki başkasının böyle konularda fikrine ihtiyaç duymuyordu.
Hastanenin yatakhane binasına geldiğinde bahçede hastaların kendi aralarında çeşitli oyunlar oynadığını gören Bay Z boş bir banka doğru yürüdü. Bu arada kaldığı odanın yan tarafındaki bir hasta onu tanıdı ve Bay Z nin olduğu yere yavaş adımlarla gelmeye başladı. Ona doğru gelen hastanın ağzında sigara, başında eski-püskü bir kasket, üzerinde dizleri yırtık bol bir pantolon ve ütüsüz bir gömlek vardı. Hasta olan bu adam açlıktan ölecek gibi cılız vücuduyla pasaklı bir köylüyü andırıyordu. Yakından bakıldığında henüz otuzlarında görünen adam Bay Z ye göre neredeyse ellisini aşmış ölümü bekleyen bir insandan farkı yoktu. Bay Z ye kalsa onla bırakın aynı masada olmayı aynı şehirde bile olmak istemezdi. Bay Z adama baktı önce görmezden geldi ama ağzındaki sigarasını görünce yumuşadı ve dudaklarında bir gülümseme belirdi ama adamın ağzındaki sigaradan başka sigarası olmadığından da emindi. Bay Z bunu bildiğinden hemen yerinden kalktı ve adama eliyle banka gelmesini işaret etti ama adam hiç oralı olmadı. Yavaşça yürüyordu ve adamın Bay Z nin yanına gelmesi dakikalar alacak olmasına rağmen Bay Z için günlerce sürmüş gibiydi. Adam Bay Z nin oturduğu bankın yanına geldiğinde Bay Z adamın ağzındaki sigaraya baktı bu arada yüzü gülüyordu. Tam o anda hastanenin hoparlöründen bir ses duyuldu:
— Bahçedeki hastaların istirahat saati dolmuştur. Görevliler hastaları sayım ve yemek için hastane yemekhanesinin önünde toplasınlar.
Bay Z nin kulağı ses de gözü de adamın sigarasındaydı. Adam bir türlü sigarayı Bay Z ye uzatmıyordu ve görevliler de hastaları sayım ve yemek için toplamaya başlamıştı. Adamın dikkatinin dağıldığı bir anda Bay Z adamın ağzından sigarayı kaptı. Adam şaşırmışa benziyordu. Mavi üniformaları, belindeki copları ve başlarındaki kasketleri ile polise andıran görevliler Bay Z nin olduğu yere doğru koşmaya başladı. Etrafına bakınan Bay Z ona doğru gelen görevlilerin diğer görevlilerden farklı üniformalar giydiğini fark etti ama yine de sigarasından birkaç fırt çekebildi ve hemen oradan koşarak uzaklaşmaya çalıştı ama mavi üniformalı görevliler Bay Z nin sigarasını bitirmeden oracıkta yere yatırdılar. Yere yatırılan Bay Z neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu ama aklına da hiçbir şey gelmiyordu. O anda koluna enjekte edilen bir iğneyi hissetti.
Bay Z kendini bir sedyenin üzerine uzanmış olarak bulduğunda pencereden güneşin batmak üzere olduğunu gördü. Sedyeden ayağa kalkmak istedi ama bu imkânsızdı çünkü Bay Z sedyeye kalın bir iple bağlanmıştı. Yalnızca başını iki yana çevirebilen Bay Z sedyenin bulunduğu koridorun sonundaki odayı gördü. Odanın içinde mavi önlükleriyle birkaç hasta Bay Z ye bakıyordu. Hastalar Bay Z ye el işaretleri yapıyor ve ellerindeki sigaraları gösteriyordu. Ne olduğunu anlamayan Bay Z kafasını sedyeye koydu ama gözlerini kapatmadı:
– Neler oluyor, diye aklından geçirdi.
Bu arada iki tane görevli sedyeyi karşıda hastaların bulunduğu odaya doğru itmeye başladı. Bay Z görevlilere soru sormak için ağzını açtı ama konuşamadığını farkına vardı. Hemen yutkundu ve tekrar konuşmayı denedi ama bunun olanaksız olduğuna karar verip öylece kaldı. Sedye hastaların odasının önüne geldiğinde Bay Z yi bağlı olduğu sedyeden indirdiler. Bay Z sağa sola bakıyor ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
O anda odadaki hastaların beklediği arkadaşları olduğunu gördü. Arkadaşları demir parmaklıklar ardında ona bir takım işaretler yapıyordu. Bay Z konuşamadığı için onlara yalnızca gülümsedi ama içine de kocaman bir hüzün çökmüştü. Görevliler odanın demir kapısını açıp Bay Z yi içeri koydular. Bay Z arkadaşlarına sarıldı. Konuşmak istiyor konuşamıyorlardı. Arkadaşları ona sigara ikram ettiler. Bay Z odanın içindekilere göz gezdirirken valizini gördü.
Konuşamayan Bay Z valizin kim tarafından ve ne zaman buraya konulduğunu öğrenmek istiyordu ama nafile. Korkunç bir acı duydu ve yine boğuluyor hissi yaşadı. Arkadaşları ise onu gördüklerinden oldukça memnundular. Herkesin elinde birer kitap vardı. Bay Z ağzındaki sigarasıyla arkadaşlarının elindeki kitaplara bakıp yaşadığı olaylar hakkında ipucu aradı. Kitaplar hastaların çok sevdiği polisiye romanlarıydı. Çaresizce valizine yanaşan Bay Z valizin kilidini açtı. Tam o anda odanın dışında siyah paltolu adam göründü.
Siyah paltolu adamı gören Bay Z bir anda ölü gibi sarardı. Siyah paltolu adamın elinde bir silah vardı. Demir parmaklıklara yanaştı ve eliyle Bay Z yi işaret etti. Bay Z korkudan ölecek gibi gibiydi yine de siyah paltolu adama doğru yürüdü. Siyah paltolu adam bir süre Bay Z ye baktı ve:
– hastaneden yarın taburcu olacaksınız ama bugün bu odada arkadaşlarınla birlikte kalacaksın. Bu silahı sana veriyorum, dedi ve silahı Bay Z ye uzattı. Bay Z silahı aldı. Siyah paltolu adam bir süre bekledikten sonra ayrıldı.
Bay Z elindeki silaha baktı sonra da arkadaşlarına. İçinden o kadar çok şey geçiyordu ki bir anda elinde silahla yere yığıldı. Arkadaşları hemen yanına gelip elleriyle Bay Z nin yüzüne vuruyor bazıları ise su döküyor onu ayıltmaya çalışıyorlardı. Sonunda Bay Z gözlerini açtı. Arkadaşlarına baktı:
– Silah nerede, dedi.
Arkadaşlarından biri yere düşen silahı Bay Z ye verdi. Silahı alan Bay Z ayağa kalktı ve valizine doğru yürüdü. Bu arada gözünden birkaç damla yaş döküldü. Korkmuştu çünkü hastaneden ayrılamayacağını ve ölene kadar burada kalacağını düşündü. Otuz yıl hastanede kalmış biri için taburcu olma ümitlerinin boşa çıkmasını Bay Z den başkasının anlaması mümkün değildi.
Bu arada silahı valizine koyup koymama konusunda kararsızdı çünkü yanlış bir şeylerden yapmaktan korkuyordu. Hastaneden çıkması için nasıl davranmalı ve nasıl düşünmesi gerektiği hakkında kafasında bir sürü soru işareti vardı. Hastaneden çıkamazsam ne yapabilirim diye düşündü çünkü siyah paltolu adamın yarın hastaneden çıkacaksınız sözlerine inanmamıştı. Şimdi düşündüğü tek şey vardı, şu ana kadar olan tüm her şeyin ne olup bittiğini çözmek. Bunları çözemezse hastaneden taburcu olamayacağını düşündü çünkü bütün olanların kendisine yapılan bir oyun olduğunu düşünmeye başlamıştı. Valizini düşündü ve siyah paltolu adamın kendisine verdiği silahı düşündü. Sanırım dedi birileri tarafından her hareketim izleniyor. Ama bunu çaktırmamalıydı. Arkadaşlarına baktı sonra dönüp valizine de baktı.
O gece Bay Z hiç uyumadı. Tüm olup bitenleri çözmeye çalıştıkça korkunç bir döngünün içine girdi. Kendini silahla vurmadı ama o gecenin sabahında görevlilerce daha önceden kaldığı demir parmaklıklı pencereleri olan odaya götürülüp demirlere zincirlendi. O günden sonra ne o arkadaşlarından ne de arkadaşları ondan haber alabildi.
Ali Akkoç
Görsel: onedio.com