Bugün saat 08:50.
Uykusuz bir gecenin sabahı. Bu uykusuz kaçıncı gecem? Dinlenmek için açtığım bir müzik kulaklarımda (dreaming of you). Gözlerim de ağrı. Akşamdan kalmanın baş döndürücülüğü.
Tarih 29.11…. yani 6 gün öncesi.
Bir trafik kazası geçirdim. Fiziksel sonucu olayın boyutuna göre küçük hatta yok. Psikolojik sonucu olay anında gözlerinin gözlerimin önünde olması ve bu kaza 6 gün sonra sana bir mesaj atmama neden oldu…
Tarih 04.12…. yani dün.
Seninle görüştüm. Gözlerinin içine baktım. Eski günlerdeki gibi sana seni sevdiğimi söyledim, tepki vermedin. Bunları söylemem öyle kolay olmadı tabi. Dün gece iki buçuk saat oturduk seninle ve bu süre o kadar kısa, o kadar kısacıktı ki. Bitmesin istedim…
Zaman kavramım kayboldu seni evine bıraktığımda.
Bugün ağlamayacağım dedim kendime. Sözümde duramadım.
Gözyaşlarını siliyorum şimdi yanaklarından. Birer buse konduruyorum yanaklarına. Ve o an öpüveriyorsun beni…
Her anın canlı. Her anın gerçek olduğunu hissediyorum.
Gerçeği çoğu zaman hissedemiyorum.
Hayatı bana hissettirdiğin için teşekkür ederim.
Ve sonra uyanıp bir bardak su içiyorum. Boynum tutulmuş. İnsanın kimsesi olmayınca umursamıyor çoğu kez hayatı, yaşamı…
Yaşam mı?
Mert Eker