düşüyor bir kuru yaprak ıssız bir sabaha
düşünüyor insanlık ya da düş görüyor soğuk bir baharda.
***
Gözlerini açtığında gitmişti elinden tüm değerleri. En çok da özgürlüğü… Dört tarafında kanla örülmüş soğuk gri taş duvar, üç tarafı denizle çevrili yarım adada tutsak… Öncesinde ne kadar özgürdü onu da bilmiyordu. Toplumun dayatmaları, şartlanmışlıklar, “öyle olması gerekiyor.”lar… Sözgelimi bir yapay zeka ne kadar özgürdür öğrenmesinde veri tabanları olmasa? Sözgelimi basit bir robot nasıl çıkabilir kodlarının dışına? Parça parça kodlamışlardı onu da hepimize olduğu gibi. Önce kelimeler öğretildi, neyin ne olduğu bilindi. Ardından etik değerleri, cinsiyet normları, aile yapısı, kendinden olmayanı nasıl linç edersin 101…
Duvarlara göz gezdirdi, nasıl gelmişti buraya? Bilmiyor!
Kafatasının derinliklerine baktı, nasıl bulacak evrenin sırrını? Bilemiyor!
Tek bildiği kendini seri üretimden çıkmış bir halı gibi hissetiydi. İnsanlar değerleriyle üstüne basıyor, çiğniyor, değer verdiklerini göstermek için altı ayda bir yıkamaya gönderiyorlar. “Kültürümüzün ne güzel bir parçası” diyorlar hakkında, “şunun dokumalarına bir bak!”.
“Motiflerinin Anadolu insanını anlatış biçimine bayıldım doğrusu! Söyle bakalım kaç kere seviştin bunun üzerinde? Kaç döl karıştı o insan hikayelerinin arasına?”
Biliyorsun sen de tüm bu inkarlar boşuna! Bölüksün, gecenin en karasına aitsin. Işık düşmanın tanrı gibi! Evin asla evin değil, bedenin sıvası dökülmüş bir harabe, ruhun 3. sayfada bir alt başlık…
“Sadece cevaplar arıyorum!”
Cehalet mutluluktur ya da bir jilet yeter her şeyi unutmaya. Reddedişler silsilesinin hemen ardında duruyor intiharın sillesi ile yüzünün kızarması.
“Meğer karanlığım hiç bırakmamış beni. Karanlığım yalnızlığıma ortak. Saat kaç? Hiçi yok geçiyor. Saat hep hiçi yok geçiyor. İnsanlar hiçi bilmiyorlar, yanlış anlıyorlar yahut hiç anlamakla ilgilenmiyorlar!”
Şüphe çekiyor, birkaç joplu insan kelepçe takıyor beynine! Felsefe en büyük düşman bu dört tarafı kanla örülmüş soğuk gri taş duvarların ardında.
“Beni, beni yanlış anladınız. Sadece yakıt ikmali yapacaktım… Kuleden izin almıştım.”
Gözlerini kapattığında kendi gibi tutsak olan çoğunluğun haberi olmadı! Azınlık ise ağlayarak anlatmaya çalışmaktan başka bir şey yapamadı…
Zeynep Sina Ersan
Fotoğraf John Forson – Unsplash