Monty Python’s Flying Circus ile başlayan kariyerinde Terry Gilliam, eski fotoğrafları, kartpostalları, dergileri ve diğer bir takım şeyleri alıp insanların beklentileri ve kalıplaşmış davranışların parodilerini yaparak içinde yatan anarşik heyecanı keşfetmişti. Kendini ilk kez Monty Python and the Holy Grail’de yönetmen koltuğunda bulduktan sonra grubun geri kalanı Gilliam’ın profesyonellik üzerine olan takıntısının kendilerine pek faydalı olmadığını gördü. Daha sonra Gilliam, Time Bandits ile kendine ait sesi bulmuş oldu.
Brazil ve The Adventures of Baron Munchausen ile birlikte Time Bandits, çocukluk, erişkinlik ve yaşlılık dönemlerindeki hayal gücünün mücadelesini işleyen ve tematik olarak bir üçleme kıvamını yakalayan filmler. Fakat sözde mücadeleler Gilliam’ın hiçbir zaman teslim olmadığı şeyler olmuştur. Onun kahramanları hep aykırı tiplerdir, hayalcidir ve bir ayağı gerçeklikte, diğeri başka bir yerde olan manyaklardır. Madde bağımlılığı, delilik, hayal gücü ya da gerçekten de başka bir zaman dilimi ya da mekandan olmaları sebebiyle gerçeklikle olan bağlantıları kısmen var olsa da, Gilliam’ın kahramanları, hayali krallıklarının dışında tekdüze yaşamları daha iyi kavramaktadırlar.
Kaynak: www.sinematopya.com