Durgun, dingin sokakların birinde, bir yaz gecesinde aslında uykulu olduğun bir yaz gecesinde indiğin;
Durgun, dingin sokakların birinde, sokak çalgıcıları ile donanmış aslında biraz da sanat kokan belki bunun için indiğin;
Durgun, dingin sokakların birinde, hiçbir yol tarifinde kime sorsan sana gösterir teriminin kullanılamadığı aslında kimsenin de kullanmadığı,
durgun, dingin sokağın birinde;
Bir koku süzülüyor şuan, sokaktaki herkesi ablukaya alıyor. Hepsinin kafaları bir o yana bir bu yana bakıyor neye uğradıklarını şaşırmış ve biraz da anlamaya çalışırlarken şimdi de bir müzik çalıyor. Bu müzik en ulvi makamıyla sokağın girişinde duran iki büyük eski megafondan. Sokaktaki yaşlı bir kadın yüzündeki peçeyi açarken megafona döndürüyor kafasını, yaşlı bir adam bastonunu doksan derece çevirerek sağ elini kulağına götürüp dairesel bir kıvrım oluşturuyor eliyle, küçük bir çocuk annesinin elini yavaşça bırakıp adım adım yürüyor megafona. Turuncu saçlı, çilli çocuk her adım attığında biraz daha artıyor müzik belki biraz daha da hızlanıyor müzik. Gri fötr şapkasını eline alan gri takım elbiseli adam gözünü bile kırpmadan bu çocuğu izliyor. Kokunun gelişinden çocuğun devam eden megafon yürüyüşüne kadar geçen süre ile bir yaşlının öksürüğünün bitme süresi aynıydı ya da aynı olmasa bile aynı olmalıydı belki de. Çünkü kokuyu duyunca hapşırmaya başlayan emektar şarapçı ihtiyar, daha susmamıştı. Çilli çocuk yürümeye devam etti sokağın sonundaki iki megafona, müzik sanki çocuğun her adımında daha da heyecanlanıyordu ya da sokaktaki herkese o anda öyle geliyordu. Belki onu izleyen gri fötr şapkasını eline almış, gri takım elbiseli adama öyle geliyordu. O şimdi gözlerini ilk kez kırptı. Gri fötr şapkasını başına geçirip cebinden telefonunu çıkardı, yürüdü. yaşlı kadın başını geri çevirip peçesini geri taktı ve yaşlı adam bastonunu doksan derece çevirerek eski haline getirdi, elini kulağından indirdi. Emektar şarapçı ihtiyarın öksürüğü kesildi. Artık zaman eski akışına döndü herkes için ortak olan koku, ses birden yok oldu. Zaman hızlı akar oldu, “tıpkı karşındaki kadının mutlu oluşu gibi” diye ekle yanımdaki ihtiyar simitçi. Hızlı adımlarla yürümeye başladı insanlar, insanların boyları uzadı birden. Daha da kalabalıklaştı insanlar, turuncu saçlı çilli çocuk uzun bacakların arasından sıyrılıp megafona ulaşmaya çalıştı. O yaklaşamayınca megafona, müzik sanki tüm ümidini yitirdi, sesi kısılmaya başladı. Turuncu saçlı, çilli çocuk belki ilk defa korna sesleri duymaya başladı. Durgun, dingin sokaklarının birinde, beklenmedik hızda gelişti her şey ve bacaklar uzadı. Yaşlılar, çocuklar, yetişkinler çoğaldı. Ne zaman o megafona doğru gitmeye çalışsa bir çocuk ezildi. Git gide sesler sessizliğe büründü o sokakta, çilli bir çocuk lanetlemiş gibi, durgun ve dingin. Çocuklar; büyümeyi ancak telefon kullanabilmek isteyecekti gelecek yıllarda.
Ömer Bilgiç