Kitabın Adı: Vahşetin Çağrısı
Yazarı: Jack London
Yayınevi: Sis Yayıncılık
Sayfa : 120
Amerikan tarihinin en tartışılmaz kitapları arasında yer alan “Vahşetin Çağrısı” isimli kitap, ABD’li gazeteci ve roman yazarı Jack London’ın 1903 yılında yazmış olduğu bir eserdir.
Bu eser Jack London’ın en çok okunan ve en iyi eserlerinden biridir.
Eserlerinde genellikle yaşam kavgasını romantik bir dille anlatan Jack London, bu eserinde Buck isimli bir köpeğin hayat mücadelesini ve onun yaşam kavgasını kendi gözünde, kendine özgü bir dille anlatır.
‘Geçmişe Özlem’, ‘Dişe Diş Kanun’, ‘Kudretli Canavarlar’, ‘Liderliği Kim Kazandı’, ‘Koşum ve Kızağın Dayanılmaz Yükü’, ‘Bir İnsan Sevgisi Uğruna’ ve son olarak da ‘Çağrı’nın Yansıması’ olmak üzere toplam yedi bölümden oluşan bu kitap okuyucuyu adeta sonu belirsiz bir yolculuğun korkusuna sürükler.
Kitap, güneyde, sıcak bir iklimde, sahibinin evinde mutlu, huzurlu, rahat ve güvenli bir hayat süren Buck isimli köpeğin, kendisini bir anda çetin bir yolculukta kuzeyin acımasız ve vahşi hayatı içinde bulmasıyla başlar.
Yazar Jack London, Buck’un gözlerinde karanlık bir anlatımla kitabın birçok bölümünde acımazsızlığa ve şiddete vurgu yaparken, şöyle der: “Bu dünyada kanun nettir: Sopa kimdeyse kanun onun elindedir. Gönlü hoş edilmezse bile, O, boyun eğilmesi gereken bir efendidir; çünkü sopa onun elindedir.”
Ancak kitabın başkahramanı Buck, dövülen diğer köpeklerden farklıdır. O, elinde sopası olan adamlara yaltaklanan, onlara kuyruk sallayan ve o adamların elini yalayan diğer köpeklere benzemez. Guruludur. Kendisi gibi gururlu ve yaltaklanma nedir bilmeyen bir köpeğin acımasızca öldürülmesi bile onu bu kararından döndürmez. Buck, gerçekten de arkadaşları arasında garip ve önder olabilecek bir köpektir. Onun en büyük üstünlüğü yasa koymak ve arkadaşlarını bu yasaya uydurmaktır. Bu nedenle kitabın başından sonuna kadar Buck’un, değerli bir yaratık olarak tüm dikkatleri üzerine çekmesi okuyucuyu sabır, sevgi, güç, vefa ve kahramanlık gibi erdemler üzerinde sorgulamaya iter.
Evet, Buck bir köpektir ama her hareketinde sanki konuşan bir insandır. Vahşetin içinde yolculuğu boyunca, sopaya sopa, dişe diş kanunu görmüş ve merhametin bir güçsüzlük belirtisi olduğunu öğrenmiştir. Bu nedenle de Jack London’a göre, Buck hiç aman vermeden ya efendilik edecektir ya da kölelik, ya ölecektir ya da öldürecek, ya yiyecektir ya da yenilecektir.
Jack London kudretli bir gözlemle Buck’un zihnine girmiş, tüm erdemleri Buck’un yaşantısında ve onun ruh dünyasından okuyucuya tercüme etmiştir. Böylelikle bu hayatta ideal bir insan yoksa insana örnek olacak bir köpeğin varlığını gözler önüne sermiştir.
İnsanın kendi kendisini insanlığın kör yürüyüşünü aydınlatmak ve aydınlatacak bir meşale olarak görmesi her zaman mümkündür.
İdeal insan tipini bir köpeğin şahsında okuyucuya aktaran ve insana doğal bir empati ortamı sağlayan bu kitabı okumanız dileğiyle.
Gülden Çokkalender