Howl (2010)
Yönetmen: Rob Epstein, Jeffrey Friedman | Senarist:Rob Epstein, Jeffrey Friedman | Oyuncular:James Franco, Jon Hamm | Ülke: Amerika Birleşik Devletleri | Süre: 80 dk. | IMDB Puanı: 9.663 kullanıcıdan 6,8/10 (May’15) | SineKarg Puanı: 7,5/10
SELAM
“Howl” (Uluma) 1955-56 senelerinde Amerikalı şair Allen Ginsberg tarafından yazılan upuzun ve dopdolu bir şiir. Ginsberg, dönemin konformist Amerikan toplum değerlerine, geleneğe ve alışıldık yaşam biçimlerine karşı duruş üzerine şekillenen; açık cinsellik ve uyuşturucu deneyimleri ile ilgilenen; yolu ve sonsuz devinimi kutsayan Beat Kuşağı’nın öncü isimlerinden. Yazıldığı dönemde içeriği dolayısıyla büyük sansasyon yaratan, pek çok mahkemede türlü makamlarca incelemeye tabi tutulan Howl, bugün dünyanın en çok okunan şiiri ünvanına sahip. İsmini direkt olarak şiirden alan filmin odağında ise, yazıldığı dönemin öncesi ve sonrası ile “Howl”, Ginsberg ve Beat Kuşağı var…
NEDEN BU FİLM?
“Howl”, bir tür biyografi. Ancak şairden çok şiirinin üzerine şekillenmiş bir edebi eser biyografisi olması ile türdeşlerinden ayrılıyor. Başından sonuna dek şiirin izini süren film, animasyon öğelerinin desteğini alarak katladığı görsel hazza, edebi hazzı da ekliyor. Daha evvel şiir ile rastlaşmış dahi olsanız, ilk kez okuyor ve dinliyor hissini yaratmayı başarabiliyor ve müzikten bağımsız düşünülemeyecek bir kuşağın öyküsünü, harikulade müziklerle destekliyor. Ginsberg’i ve Beat Kuşağı’nı aktarırken, izleyiciyi zorlama bir hayranlığa iteklemiyor. Hikayenin akışındaki olduğu gibilik, izleyiciyi ilgi ve meraka yönlendiriyor. Tüm bunlarla birlikte izleyiciye bürokrasiyi, toplumsal değerleri, modern yaşam biçimlerini sorgulama fırsatı tanıyor ve taze bir estetik bakış ve sistemsel soru işaretleri bırakıyor.
BAŞKA Bİ’ ŞEY Mİ İZLESEK?
Ancak beklentiniz sizi Ginsberg ve Beat Kuşağı hakkında bilgi küpüne çevirecek dokümantal bir işse, aradığınızı bulamayacağınızı söyleyebilirim. Kuşak hakkında izleyiciye doğrudan aktarım yapılmış değil. Dikkatli bir izleyiciyimdir diyenler için pek çok alt metin mevcut ancak bütünüyle hâkim kılacak bilgiden mahrum.
BENZERLERİ
Beat Kuşağı konusunda bilgi küpü olacağım diyenler için en sağlam kaynak, tabi ki kuşağın tüm kitaplarını okuyup deneyimlerin izini sürmek. Ancak belki ‘99 yapımı “The Source: The Story of the Beats and the Beat Generation” belgeselini izlemek bir kısmı için alternatif olabilir.
“Yok, ben Howl’a benzer bir şeyler izlemek istiyorum,” derseniz de şu filmlere göz atabilirsiniz:
ON THE ROAD (2012) – Yönetmen: Sam Riley, Walter Salles | Senaryo: Jose Rivera
BIG SUR (2013) – Yönetmen, Senaryo: Michael Polish
NAKED LUNCH (1991) – Yönetmen, Senaryo: David Cronenberg
BARFLY (1987) – Yönetmen: Barbet Schroeder | Senaryo: Charles Bukowski
FACTOTUM (2005) – Yönetmen: Bent Hamer | Senaryo: Bent Hamer, Jim Stark
SPOILER
“Birçok yazarın edebiyatın nasıl olması gerektiği hakkında önyargılı fikirleri var. Ancak bu fikirler nedeniyle en ilginç olaylar bile günlük konuşmaymış gibi yansıtılıyor. Angaryaları, yalnızlıkları, nevrozları, ahmaklıkları, komiklikleri ve hatta bazen erkeklikleri de. Çünkü yazdıklarının, kendilerinden çıkmamış gibi olup daha önce okudukları başka şeylere benzeyeceğini düşünüyorlar. Veya kendi hayatlarını yansıtmayacağını düşünüyorlar. Hepimiz aramızda muhabbet ederiz. Bir şekilde karşılıklı anlaşırız. Canımız ne isterse söyleriz. Göt deliğimizden bahsederiz. Sikimizden bahsederiz. Dün gece kimi siktiğimizi anlatırız. Veya yarın kimi sikeceğimizi. Nasıl bir gönül macerası yaşadığımızdan bahsederiz. Veya Prag’daki Ambassador Oteli’nde sarhoş olup götümüze soktuğumuz süpürge sapını anlatırız. Herkes arkadaşlarına bunlardan bahseder. Haksız mıyım? Kendimize arkadaşlarımızla konuştuklarımızla ilham perimizle konuştuklarımızı ayırt edersek ne olur sorusunu sormamız gerekiyor. Olay bu ayrımı sonlandırmada yatıyor. İlham perinizle sanki bir arkadaşınızla konuşur gibi açık bir şekilde konuşmalısınız. Bu şekilde kendiniz neyseniz yazılarınızda da onu bulursunuz.”
Mutlu Çapraz