Bir kamera bul, birkaç oyuncu bul, filmini çek |
Gerilla sinemacılık kavramı anarşist olmayı istemekten kaynaklanan bir tanım değil ana
akım içinde bütçe yetersizliğinden kaynaklanan sorunları aşıp çekmek istediğiniz filmi
hayata geçirebilmek için bir anlamda mecbur kaldığınız bir film üretim biçimidir. (Ama bu
yine de anarşist olmayı istemeyeceğiniz anlamına gelmez.) Yöntemlerini sizin
belirlediğiniz ve çoğu zaman size özgü olan bir üretim biçimidir. Şartları oluşturan
veya oluşan şartları değerlendirmekle ilgili bir teşebbüstür. Gerilla tarzı film üretimi
bağımsız ruhun, sınırları ve imkansızlıkları aşıp ‘işte buradayım!’ demesinin
ayakta alkışlanması gereken tezahürüdür.
Geleneksel film yapma metotlarından sadece bütçeler anlamında ayrılmaz. Çalışma
şekli, planlama ve ekip yönetimi konularında da bariz farklılıklar gösterir. Çoğu zaman
da mecburiyetten kaynaklanan durumlar bu yöntemle çekilen filmlerin ruhuna işler. O
yüzden yüz binlerce hatta milyonlarca paranın harcandığı ama hiçbir hisse sahip
olmayan ruhsuz filmleri de çok fena döver. İtalyan yeni gerçekçiliği, Fransız yeni
dalgası, Amerikan bağımsız sineması, İngiliz özgür sineması bu yöntemle çekilen
filmlerle doğmuştur.
Şimdi yapmanız gereken gidip bir kamera bulmanız ve hemen bir şeyler
çekmeye başlamanızdır. Sonrası, sonra düşüneceğiniz iştir. Yani gerilla tarzı film çekmek
her şeyi enine boyuna düşünüp genelde vazgeçenlerin yapabileceği bir şey değildir.
Bu planlama yapmamak anlamına gelmez ancak düşünme biçiminizin de
garanticilikten, hata yapma korkusundan, gelecek ve kariyer yapma
beklentilerinden arındırılmış olması anlamına
gelir. Hata yapmamak üzerine kurgulanmış bir yaşam şekli sizin en büyük düşmanınızdır.
Hata yapmadan doğruyu bulamazsınız. O yüzden hata yapmaktan korkmayacaksınız! Çünkü
hayat da zaten öyle değildir. Düşmeden yürümeyi öğrenemezsiniz.
izinler korkaklar içindir |
Ama suç sizde değil. Böyle düşünmemiz için bize okullarda öğretilen tüm yöntemler hep savunmacı, hep çizgisel, hep yolu ve sınırları belirlenen yönde olmuştur. Örneğin A noktasından hareketle C noktasına varmak için B noktasından geçmemiz gerektiği öğretilmiştir. Bir kalemle noktaları birleştirdiğimizde dümdüz bir çizgi ortaya çıkar. Oysa hayat dümdüz bir çizgi midir ki? İlk önce keşfetmemiz gereken şey hayatın bize öğretile geldiği üzere olmadığını fark edip ‘organik’ olduğunun farkına varmamızdır. Organik olan şeyde noktalar çizgisel değil, birbirinin içine geçmiş bir durumda, hem içinde hem de dışındadır. Hem yakın hem uzak… İşte asıl keşif budur; hayatta çizgiler değil noktalar vardır. C noktasına varmak için her zaman B noktasından
geçmeniz gerekmez. Eğer ki A noktasından harekete geçtiyseniz diğer noktalar da
önünüzde beliriverir. Siz yönünüzü size açılan diğer seçeneklerle ve tercihlerle belirlersiniz.
Gerilla tarzı film üretimi de tıpkı böyledir. Mesele önce kamerayı bulmaksa sonrası
önünüzde belirecektir zaten. Ama kural basittir. Sadece harekete geçin!
Harekete geçmeden
sadece istemek önünüzde noktaların oluşmasını sağlamaz. Eğer süpersonik
güçleriniz yoksa.
İhtiyacınız olan tek ve en önemli şey motivasyondur. Gerisi fasa fiso…
Şunu unutmayın; film üretiminin olmazsa olmaz ve kesin yöntemleri yoktur. Bir
filmin olmazsa olmaz tek parçası sizsiniz. Siz yoksanız o film de yoktur!
Kaynak: Yazarın izni alınarak http://keremtopuz.blogspot.com.tr
adresinden alınmıştır