Aralarda kaldığınız oluyor mu? Satırarasında kalmış şairin boğazlayarak susturduğu bir kelime misal, o kelimelerin hepsi sensin. Gökkubbeye bakıyorum sonra kalpler arası bir yalnızlık, bu yalnızlık benim. Sonra bir sırt ağrısı vuruyor geçmişten geliyor sisler arası. ’’Ah karemela şekerim’’ yolculuk gerek kıtalararası…
Biricik istediğim sadelik epeydir. Sadelik çatısı olan sevgiler, huzurlar ve hatta hüzünler. Yorulduk biliyorum metropolitan yeminler yordu bizi. Ah yakalasam şu ipin ucunu tutucam kendime verdiğim o sözü. Haklıydım hakkıyla, çok fazla karbonmonoksit yağdı yine dedi şehirler arası bir otobüste kafasını cama yaslayan kadın. Bilip kabul etmediğiyse onu tek yoranın bu tekliği olduğuydu.
Biraz da bu sokağı keşfetmeliyim, yeni yüzler atmalıyım cüzdanımın saydam penceresine. Zil zurnalıklarım son bulmamalı dedi kalbi ateşle buz arasında kalmış yatağına uzanan bir adam. Bilip kabul etmediğiyse kaçacak yeri olmamasıydı.
Halbuki çoktan kalkmıştı kaçış vagonu biliyorum hissediyorum çünkü her kaçanın ağırlığını raylara uzanırken, sahi kim attı beni buraya? Ya siz yorulmadınız mı yollardan? Hiç mi oldum ben ya da belki küçük iç çekişler kalmıştır benden geriye. Oysa defalarca baktım gözlerinize ne kadar ezildiğimi anlatmak için. Birinin iyi olduğunu düşünmek sahi neden daha kolay kötüyken yanında olmaktan, oysa avaz avaz baktım gözlerinize yine de anlamadınız. Benim de artık iyi günümün kötü günümden pek farkı kalmadı, iyim kötüme kavuştu diye düşündü eski bir kalbin eski bir sahibi. Artık hiçbir şey bildiği yoktu.
Ben mi? Teklik, kaçmak, bilmemek işte. Daha çok bir hiçlikten ibaret olmak. Kimsenin hayatında başrolü olmamak, figüran olmak. Sesini duyuracak gücü bile olmayanım. Bu hiçlikten bir içe dönüşme umudum da kalmadı. Çürümüş bütün duyguların mezar taşlarını diktim çoktan. Tek derdim yeni yaktığım sigara da hiç olmasına dönüştü. Bu umutsuzluğun kirliliğinin damarlarımdan akması dileğiyle. Bütün çıkışlardan özür dilerim.
Seçil Baş
Görsel: mustafa-arslan.com/yolculuk/