Tenha bir yoldur, beni alıp bilmediğim bir okyanusa salacak olan,
Gemi olacak, direkler, tayfalar…
Bir seferden başka seferlere sunacağım kendimi,
Direklerimi kesip atacağım
Gökyüzünü delip başka âlemlere açılacağım
Başka gökyüzü bulacağım
Başka bir liman…
Şimdi zamanın okları batıyor açık olan bağrıma
Ve bir savaşçı gibi dikleniyorum çığlığımla.
Koyu gri bulutlar ne kadar da hızlı yuvarlanıyor
Mor sularla çevrilmiş gökyüzüne.
Üstü başı kir içinde,
Üstü başı yırtık çocuklar yürüyor başları dik henüz iki yaşındalar
Yirmi iki yaşındaki gibi olgun bakışları…
Her şeyi görüyorum, ben hariç.
Her şeyi duyuyorum, kendimin dışında.
Yolcular bekliyorum ölü ve morarmış.
Neredeyim ben, ey ölü gemi!
Savaş için ne gerek, silah mı?
Yoksa ölü bedenler mi?
Hadi çekilsin sular,
Yıkın kendinizi, sesinizi…
Bir parça siyah yağmur damlasına sıkışmış ak göğsüm,
Ciğerlerime saplanıyor koca koca cam kırıkları
Vahşi hayvanlar gibi ağızlarından sular fışkırıyor tayfaların
Korkunç ve yaban ellerine esirim, öyle düşünüyorlar.
Oysa ben şimdi bir başka bir alemdeyim,
Başka bir gökyüzünde,
Başka sularda…
Çığlıkları duyuluyor deliliğimin damarlarımda akan kanımda.
Kimseler yok, benden başka.
Ve benden başka, herkes…
Şimdi ben de bir gemiyim, ölülerin yolculuk yaptığı.
Ali AKKOÇ
Görsel: wallhere.com