‘’Turuncu bir aldatmacanın beyaz yüzüne denk geldi aşk
Oysa ben eve geldiğimde bütün harfler dağılmıştı
Yapmacık bir çocuk yüzüydü kaldırımlar boş sokaklarda
Sonbahar kendine bir dublör aramaktaydı
O arada ben yazdım
Bana bakma
Ben sana yazılmış küçük bir mektubum aslında.
Kelimelerden örülmüş sonbaharı olan küçük bir çocuğun içine
Umut olabilmek için..’’
Bana bakma sakın!
Ben sana yazılmış küçük bir şiirim
Sana gelirken bütün harflerini kaybettim okyanusların
Sana gelirken umudu tükettim yollarda
Avusturalya’da aborjinlerle konuştum
Kaldırımlara varlığından bahsettim
Hindistan’da keşiş oldum biraz
Batıda derviş..
Oysa ben sana gelen küçücük bir şiirdim..
Sen şairlerin şiirlerinin öznesiydin
Ben olsam olsam bir sıfat olabilirdim som baharlara
Bu yüzden aramıza hep kelimeler karıştı!
Ama nolur korkma!
Ben sana gelen küçük bir umudum aslında
Turuncular giyeriz belki
Belki nisan giyeriz akşamüstleri
Belki saçma sapan bir resim oluruz
Fakir bir ressam oluruz belki
Bu Mavi gökyüzünde kanat çırpmak kadar özgür
Sözler kadar acemi
Yaşamak kadar güzel olmalı..
Ama nolur korkma!
Ben sana gelen küçük kelimelerim aslında
Kurak toprakların bitki örtüsüyüm
Sulansam belki Belgrad olurum
Bir anka olurum belki küçük avuçlarına
Biraz sarhoş olurum parmak uçlarına
Hayır hayır!
Sakın korkma…!
Ben sana gelen küçük dakikalarım aslında
Gün gelir aynı kadehte eksiliriz biraz
Gün gelir anı oluruz biraz biraz
Ama
Zaten ben sana geldiğimde bütün anılar çoktan dağılmıştı..
Aylardan Cuma
Günlerden küçücük bir şubatı..
Erdoğan Gezgin