Fantastik türdeki kitapları okurken karşılaştığım en can sıkıcı şey, kitabın kötü çevrilmiş olmasıdır. Kötü çeviri her kitabın değerini ve okunma kalitesini düşürür. Ancak bana kalırsa söz konusu fantastik kitaplar olduğunda çevirinin önemi bir kat daha artıyor.
Fantastik kitaplarda yazar, okuyucusunu bambaşka bir dünyaya davet eder. Ve bu yeni dünyadaki yol haritası yalnızca yazarın elindedir. Kitap boyunca yazar okuyucusuna kılavuzluk eder, patikaları gösterir, okuyucuyla birlikte ilerler. Dil bu kılavuzluğun biricik aracıdır. Dolayısıyla dilin tüm anlam imkânlarını doğru kullanılması çevirmenin önceliği olmalıdır.
“Kıyamet – Az Sonra” Charlie Human’ın ilk romanı. Son derece başarılı bir “ilk roman” olduğunu söyleyerek başlayalım. Baxter, gizli işler yürüten “Örümcek” çetesinin üyesi. Aslında bir tür hacker olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hayatının aşkı Esme’yle sürdükleri gizli buluşmaları okuyup sakince iç geçirirken, Esme’nin kaçırılmasıyla bir anda kendimizi sürükleyici bir hikayenin içinde buluyoruz. Esme’yi bulmayı kafasına koyan Baxter, bu kurtarma operasyonu için Ronin isminde bir “modern hayalet avcısı”ndan yardım alıyor. Okuyucu Ronin’in hikayesini ve ilişki ağını öğrendikçe, fantastik bir dünyaya açılan kapıdan içeri dalıyor.
Human kitapta fantastik karakterleri kurgularken mitolojik ögelerden sıklıkla faydalanmış. Zombiler, canavarlar, cinler; yazarın sürükleyiciliği sağlaması için önemli fantastik ögeler arasında… Büyü, simya gibi ismine aşina olduğumuz ancak fazla bilgi sahip olmadığımız alanlarla ilgili merak uyandırdığını da eklemek gerekir.
Romanı okurken zihni ele geçirilen ve iradesi yönlendirilen karakterle de karşılaşıyoruz. Kitap kelimenin tam anlamıyla bir şehir fantazyasının içerisinde sürükleniyor gibi hissetmemizi sağlıyor. Bir okuyucu olarak kontrolümü yitirip kitabı soluksuz okuduğumu itiraf etmeliyim. Human bizi gizemli, şaşırtıcı ve fantastik bir maceraya davet ediyor.
Özge Uysal
İTEF – İstanbul Tanpınar
Edebiyat Festivali Asistanı
