Hayatımda hiçbir kavramdan nefret etmedim, kadın hakları kavramından nefret ettiğim kadar! Nedir kadın hakları dediğimiz şey? Kadınlarımızı darptan ve tecavüzden sakınmak, eğitim hayatlarında erkeklerle fırsat eşitliği yaratmak, iş hayatında yer açmak, topluma kazandırmaya yönelik olan saçmalıklar bütünü mü! Neden kadın hakkı ya da çocuk hakkı diye bir hak olsun! Kadın ya da çocuk fark etmez hepimiz insan değil miyiz? Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10. maddesiyle eşit değil miyiz? Kaldı ki anayasamız bile eşitliğin sağlanmasına yönelik alınacak tedbirlerin eşitliğe aykırı olmadığından söz eder. Neden bu eşitliği sağlamak adına tedbirler almak zorundayız? Üstelik bizler bu tedbirleri almaya çalışırken kadının acziyetini teyit ediyor değil miyiz? Sanki kadın kendi hakkını kazanmaktan ve korumaktan acizlik içerisindeymiş de biz üstün yaratıklar (devlet eliyle de olsa) onlara haklarını verme lutfunda bulunuyormuşuz hissi sadece beni mi rahatsız ediyor?
Kadın erkek eşitliğine inanmadığını dile getiren kesimler bunu hep dini temellere dayandırırlar. Evet, ben de inancım gereği kadınla erkeğin salt eşitliğine inanmam nitekim bakara suresi 228. ayette “Erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır.” buyrulur. Ayetin İmam İskender Ali Mihr tefsiri “Kur’ân Kerim’in indiği devrelerde hep erkekler çalışırdı ve tabiatıyla hanımların bakılması da erkeklerin üzerine vazifeydi. Onun için erkeklerin kadınlar üzerindeki görevi, kadınlardan daha fazladır. Allahû Tealâ, erkeklere daha ağır bir sorumluluk yüklemiştir.” şeklindedir. Buradaki derece farkını elbette en iyi Allah bilir ancak benim fikrimce bu fark fizyolojik olarak erkeklerin vücudunda bulunan kas gruplarından ve ya psikolojik olarak anne olması hasebiyle kadınlarımızın daha duygusal olmasından bile kaynaklanıyor olabilir. Bütün bunları anlatmamın en temel sebebiyse kadın erkek eşitliğine karşı çıkan zihniyetin susmasını sağlamaktır. Çünkü onlar toplumsal hayatta kadına yönelik sindirme ve toplumdan izole etme politikasını bu temeller üzerinden inşa etmeye çalışmaktadırlar.
Toplumsal hayatta kadının da bizimle aynı haklara sahip olmasının önünde hiçbir sakıncanın olamayacağını bu şekilde görmüş olduk. Çıkış noktamıza gelecek olursak kadın haklarının aslında toplumda erkekler lehine nasıl bir psikolojik üstünlük havası estirdiğini sanıyorum artık siz de daha iyi anlıyorsunuz.
Anne olan kadınlarımızın pozitif olarak ayrılmasına elbette itiraz edecek halimiz yok ama onun haklarını teminat altına aldığını ifade eden kadın hakları vs. gibi söylemler kesinlikle ortadan kaldırılmalı ve en temel insan hakları üzerinden yaşamaya devam etmeliyiz! Çünkü kadın da toplumsal hayatta erkekle eşittir ve onun hakkını ayrıca koruma altına alma gerekliliği yoktur.
Berkan Çalışkan