“Umutsuzluğumu büyütüyorum” diyorsun, yalan! Var olmak bir umudun sözcüsü olmaktır aynı zamanda. Yazar da olsa böyle, ıhlamur ağacı da. Elinden gelmez ki umutsuz olmak. Yazı makinesinin harfleri oynadığı sürece umut var senin içinde. Değişmez bir yazgı bu. Bilimsel düşünceye uygunluğu da caba. Sıkıntı var, boğuntu var, tedirginlik var, çirkinlik, yalan, her şey var. Ama hep umut var her şeyin içinde. Kısacası, yaşamanın gereği, umutlu olmak zorunda insan.
Şiirlerime “güzel” dedikleri zaman ilgilenmiyorum bile. İlgilendiğim tek şey, yazar olduğuma tanıklık yapmaları. Yani sen “yazmak”sın demeleri. O zaman “ha, sahi, demek kendim için düşündüklerim yanlış değilmiş” diyorum. Hepsi bu kadar. Ihlamur ağacı olsaydım, ıhlamurca konuşsaydık, “sen ıhlamur ağacısın” deselerdi, aynı şey olurdu. Böyle işte Meli ya da Lisa.
Edip Cansever’den Melisa Gürpınar’a Mektup