Kalktı ve yola doğru yürüdü. Karanlıktan karanlığa koşan kara silueti. Sonra uzaklarda alçaktan bir gümbürtü. Gök gürültüsü değil. Türdeşi olmayan, bu yüzden tanımı da olmayan bir ses. Orada karanlıkta tartıya gelmez bir şey yer değiştiriyordu. Yerkürenin kendisi soğuktan çekiniyordu. Bir daha gelmedi. Yılın ne zamanı? Çocuk kaç yaşında? Yola yürüdü ve orada durdu. Sessizlik. Yerküreden kuruyup giden tanrısal öz. Su çizgisine kadar sel basmış şehirlerin lekeli şekilleri. Bir kavşakta kahinlerin konuşulmuş kemiklerinin yatmış ufalanarak yattığı dolmen taşlı bir toprak. Rüzgardan başka ses yok. Ne diyeceksin? Yaşayan bir adam mı söyledi bu satırları? Bunları çakaleriği ya da lamba isiyle yazmak için mi sert bir kuş tüyünü çakısıyla yonttu. Tanınabilir ve tarif edilebilir bir anda? Gözlerimi çalmaya geliyor. Ağzımı pislikle mühürlemeye.
Cormac McCarthy