Yattığı yerden doğrulup su içerken, aynada yüzüne baktı. Gözyaşlarının kuruyup gergin bir hat oluşturduğu yüzüne. Acıyı ilk kez bu denli saf hissettiğinde 16 yaşındaydı; ilk tereddütü, ilk kalp kırıklığı. İnsanın ancak çocukluğundaki ilk kalp kırıklığı bu kadar acı verir sanıyordu. Her şey yeni ve tazeyken, gökyüzü masmaviyken belki.
O zamanlar, acının yerleşmesi beklenen boşluk henüz oluşmadığı için yırtılıyor göğsüm diye avutmuştu kendini.
-Sabret, geçecek.
Halının sert kıllarının aşındırdığı kollarını ovaladı. Yerden kalktı, dizlerinin üzerine doğruldu. Vücuduna belli yerlerden baskı uygulayarak uyuşmasını engelliyordu. Ne idüğü bilinmez bir uyuşturucunun etkisinde gibi sallanıyordu. Su bile ağzında büyüyor, içine sığmıyordu.
Üstelik şimdi üstünden yıllar, mevsimler geçmiş bir deliğe bakıp neden bu kadar acıdığını anlamaya çalışıyordu. Hep kolaylaşacağını sanmak hatasındaydı. Alışırım, büyürüm sandı.
-Öyle ki ben büyüyorum, yaşlanıyorum da hatta biraz; delik de büyüyor sanıyorum, büyümüyor meğer.
Ya da bildik bir acı değil bu. Rengi aynı fakat şekli değişmiş, tanınmaz halde. Yaşıyla beraber acıları da büyüyor tabi insanın, bunu anlamak lazım. Küçükken böyle hayal etmediğini anımsıyor. Sisli, pembe hayallerinin arasından bir görüntü yakalayıp çekiyor. Şaşırmıyor, çocuk zihninin her köşesine büyüyüp ne mutlu, ne güçlü bir yetişkin olacağını yazmış.
-Olacak gibi değil.
Aynada su içerken yüzüne dikkatle bakıyor, artık kırışıklıklara hazırlanan yüzüne, gözlerine. İçinde hatırası kalan çocuk zihnine yaşıyla beraber acılarının da büyüdüğünü hatırlatıyor hıçkırıklarıyla. Ve ona tüm hayatı boyunca birinden duymayı arzu ettiği cümleleri fısıldıyor: “Büyüdün, acınla büyüdün, ona sahip çıktın. Seninle gurur duyuyorum.”
Sabaha karşı aynada, 24 yaşının ortasında, mutluluğu gibi mutsuzluğuna da sahip çıkmayı öğreniyor. Mutsuzluğu bir ağırlık gibi taşımıyor artık sırtında. Mutsuz olmayı başarısızlıklar listesinden çıkarıyor. Bu tecrübeyi de ilk kazayağı olarak her an feryada hazır yüzüne kazıyor.
– Bir şeyin doğruluğuna emin olunur mu?
Bu gece son kez elini göğsüne koyuyor ve acısını hissediyor. Bu gerçeklik gözüne büyüyor. Fakat onu kucaklayıp kabullenmesi gerektiğine de emin.
-Demek emin oldukça büyüyor insan.
İçinde çocuk zihninin çığlıklarını duyuyor. Sesler, olanca gücüyle titreyip göğüs boşluğunda yankılanıyor. Eğilip kulak verir vermez kendine geliyor.
Bu gece kendi kendinin ebeveyni oluyor ve çocuk zihnine şimdilik sonsuza dek veda ediyor.
Şevval Erdoğan