Kitabın Adı:Sergi Baba
Yazarı: Leo Tolstoy
Yayınevi:Aslı Yayınları
Sayfa: 179
Yazarlar fani, bazı eserler ise ölümsüzdür…
Dünya edebiyatının en seçkin yazarlarından biri olan Tolstoy’un ‘Sergi Baba’ isimli eseri içinde beş ayrı öykünün yer aldığı muhteşem bir eserdir.
Özellikle ‘Sergi Baba’ öyküsü, gecesini ve gündüzünü ibadetle geçiren fakat nefsâni duygularından arınmamış olan bir rahibin öyküsünü anlatırken, diğer öyküleri ise daha çok savaşın acımasız ve karanlık yönünü anlatır.
Nitekim “Savaş mızraklı, trampetli bir bayram değildir. Onun manzarası kandır, ölümdür” diyen Tolstoy’un gençlik yıllarında orduda hizmet görmesi ve o dönemlerde savaşın korkunç anlarına tanıklık etmesi buradaki öykülerini oluşturmaktadır.
Yirmi üç yaşında Kafkaslarda gönüllü olarak orduya katılan Tolstoy, burada savaşı anlatırken, ölümle nasıl burun buruna geldiğini, heyecan ve korku içinde her an ölümü duyarak nasıl yaşadığını ve o savaş anlarındaki tüm izlenimlerini usta bir dille okuyucuya yansıtmaktadır.
Eserlerinde genellikle savaşın mantık dışı bir tür saçmalık olduğunu anlatan Tolstoy, bu eserinde savaşın acımasız yüzü için şöyle der:
“Yoksa insanlara şu güzelim dünyada, bu uçsuz bucaksız yıldızlı gök kubbe altında yaşamak dar mı geliyor acaba?”
“Yoksa şu efsunlu doğanın ortasında insan kalbinde husumet, kin ya da kendi benzerlerini yok etme arzusu tutunabilir miydi acaba?”
Bir ‘insanlık’ örneği olan Tolstoy’un olağanüstü etkili kaleminden çıkan bu sözler gerçekte yaşanmış bir hayatın ‘itiraf’ biçimidir. Çünkü usta yazar Tolstoy yaşanmış duygulardan yola çıkarak, hayatın anlamını aydınlatmak istemektedir.
Bu nedenle Tolstoy yalnızca dünyanın en büyük romancılarından biri değil, aynı zamanda 19. yüzyılın en etkili ahlakçılarından biridir. Bununla beraber Tolstoy, hayatı boyunca yaşamın anlamını sorgulayan ve sırf bunun için filozofların, bilim adamlarının yazılarını inceleyerek, sorguladığı hayata bir çözüm bulmaya çalışan bir düşünürdür. Dolayısıyla da her seferinde çektiği manevi acıyı adeta okuyucusuna bulaştıran bir etkiye sahiptir.
“Çok kereler ‘Acaba bir şeyleri fark edemedim mi, yoksa anlayamadığım bir şeyler mi var? Böylesine bir çaresizlik, umutsuzluk herkes için geçerli değil mi?’ diye sordum kendime. Ve insanoğlunun ulaştığı her bilgiye danıştım, bir cevap aradım soruma. Çok uzun süre özenle araştırdım; öylesine değil, bir merak saikiyle değil, inatla, bıkıp usanmadan, gündüz ve gece, selâmete kavuşmak için ölümü göze alan bir adam gibi. Hiçbir şey bulamadım!”
Ömrünün sonuna kadar arayışını sürdüren bu usta yazarın kişisel tecrübelerinden faydalanabilmek için onun tüm öykülerini ve itiraflarını okumanız dileğiyle.
Gülden Çokkalender