Tut ki içimin siyahı, sesimin rengine zıt düşüyor
Karartıma anlam yükleyemeyişimden belki
Belki sabah olmuştur görmüyordur artık gözüm
Terazimde asılıdır dengemi bozan unutmamak denen illetin
Hangi mevsimi yakıp geldiğini bilmeyen bir gün gibi
Hiç bir yere ait olamadan
Kifayetsiz bakışlarımı sürürken kaldırımlarında
Kaç derece hiçlikteyimdir, bilmesemde olurdu
Mış gibi geçmişimdir ben her yerden
Yaşantım adımlarımın anlatımıdır olsa olsa
Yabancı bir ağızdan çıkmışımdır, zaten kim daha tanıdık ki
Sözlerimin şaşkınlığa vurduğu saatler bunlar
Hangi yüz daha aydınlık gelir şimdi
Tümcelerimin çiziklerine bakma öfkeden
Tüm gücümle sıktım duygularımı, ölümüne savuruyorum
Kaynıyor tik-tak seslerinin içine
Ben durdukça delip geçiyor zaman kuvvetimi
Durdukça sönüyor yangın, soğuyor
Durdukça buzul çağı, soğuk yanığı,
Daha beter bir acı
Kangren hisler bitiyor içimde, çürüyor, yayılıyor
Yaşadıkça daha da ölüyor, zaman geçtikçe
Saat, kanadı kırık martı
Çeyrek geçiyor çocukların göz yaşları, denizleri
Rüzgârları öpüyor dudakları, dudakları soluk
Dudakları öylesine yabancı şarkılara
Uzaklara hasret, yakınlara koyu
Mesafesiz beklettim şiirlerimi bu yüzden
Sırf senin için
Atılay Umut