geceleri ‘amenna ve saddakna’ diyip uyuyamıyorum ben,
durup duruyorum
telefona not yazmayı hiç sevmiyorum
hem sağ bileğim ağrıyor
fotoğrafları görüyorum kafamda
dağınık kimlikteyim
sabahlar oluyor – işim gücüm var
o kadını düşünüyorum
elleri şakaklarında
yağmur sularından belli
göğüs uçları,
gözleri sımsıkı kapalı
hepimiz bir şeylere kapatırız
arkamızı dönüp koşar adım kaçarız,
bağıranları duyunca
hiç kimse yokken etrafta
kurt kuş uyurken
gece çökünce
bu sımsıkı gözlerimizi
sımsıkı kapatmamız.
neden?
kim bağırıyor?
birileri geceleri bağırıyor içimizde.
erken yatmalar bundan,
henüz vakit gelmemişken
ses soluk başlamadan
rem uykusuna geçmemiz,
bundan.
duvarlarda duruyor fotoğraflar
henüz olmayan evim
beyaz,
azıcık, cılız iskemle
incecik yatak.
bunları hafifletiyorum ki
ruhum hafiflesin!
durup duruyorum,
bugün sıdıkayı aramadığım geliyor aklıma.
acaba bu kırsaldan
nereye gideceğim?
gidecek miyim? gitmeliyim.
incecik yatak ve fotoğraf için,
elleri şakaklarında, turuncu saçlı o kadın için bile olsa
gitmeliyim.
benim burda ne işim var?
öyle deme
çok işim var:
sabah kalkıp gideceğim,
coğrafya, tarih filan var,
ingilizce var,
methodology’ye çalışmazsam alan hocası bu kez kızar.
önceden umursamazdım böyle şeyleri,
şimdilerde ‘nedense’ diyordum ki
nedeni aklıma geldi:
gitmek.
zaten durup dururken gezinirim ben hep,
dolu güneş, tenim yanıyor
yolumda bir çiçek,
sonra adam, çocuklar
ve final: bembeyaz.
karşımda bir maşa,
yarın saçlarımı yaparım, tabi yaaaa.
kimliğimi acilen toparlamam lazım.
bütün kitapları toparladım dün, bütün giysilerimi
aa hayır değil hepsini,
külotlar dağınık kaldı,
ama mühim değil.
her şeyden önce
sabah kalkıp
bir duş aldıktan sonra
dolaptaki ıspanaklı börekle karnımı doyuracağım
ve saded:
dağınık kimliğimi toparlayacağım.
narhanımcık | TeReKe #5
(narhanimcik.tumblr.com)
(nolandiness@gmail.com)
keyifle okudum.