“100 No. Tv”‘nin şüphesiz en güzel kulaklı V.j. ‘i Siren, yeni küpelerinin ekranda nasıl göründüğünü görebilmek için o Pazar günü normalden beş saat daha erken kalktı. Her bir kıvrımı adeta özenle tasarlanmış, ne fazla etli, ne de fazla sivri olan ve ideal güzellik ölçülerine yüzde yüz uyan kulakları ile gurur “duyardı” Siren. Kimbilir, vücudunda silikon takılmamış tek tük birkaç noktadan biri oldukları için belki de. Kendi kulaklarına aşıktı Siren. Hararetlendikleri zaman kulağını ısırmak isteyen erkek arkadaşları ile de bu yüzden sık sık kavga etmişti zaten geçmişte.
Kendine (ve kulaklarına) olan saygısından ötürü, makyajını özenle yapıp sanki bir partiye gidiyormuşçasına hazırlandıktan sonra kumandayı aldı ve televizyonun karşısına oturdu. Yeni küpelerine ödemiş olduğu para, pekçok kişinin iki aylık maaşına eşdeğerdi. Şimdi de onları televizyondan izleyerek kendi güzelliğini doya doya içecekti.
“100 No. Tv”‘de kendisinin sunduğu “Hop 10” programının başlamasına henüz birkaç dakika vardı. Çekimi daha dün yapmış oldukları için, Siren tabii ki bir numara’nın hangi şarkı olduğunu biliyordu… Kıvrak dansı ve iç gıcıklayıcı ses tonu ile yeni star Tavus’un söylediği “Sağır Yarim” isimli parçaydı bu. Güzel kulakların yanı sıra müzik kulağına sahip olmakla da övünen Siren, daha “Sağır Yarim” ‘i ilk dinlediğinde onun hit olacağını anlamıştı. Tabii bunda Tavus’un inanılmaz yakışıklı olmasının da payı vardı.
Zaten Siren’in, kulağını ısırmasına izin verdiği ilk ve son erkek de Tavus’tu.
Siren, şu anda yatak odasında uyumakta olan Tavus’u uyandırmamaya karar verdi ; çocuk kendi şarkısını her yerde duymaktan sağır olmuştu zaten büyük ihtimalle ! Siren kendi yaptığı bu espriye güldü. Program başlayıncaya kadar biraz zapping yapmak en iyisiydi.
Kanallardan birinde Pazar konseri vardı. Kalabalık bir orkestra, bir çubuğu anlamsızca sallayan garip bir adamın yönetiminde sıkıcı sesler çıkarıyordu. Tavus, gürültülü bir biçimde gaz çıkarsa ( ki bazen yapardı böyle) , bundan daha güzel bir beste olurdu herhalde ! Klasik müzikten nefret eden Siren, tam kanalı değiştirecekti ki, kulağı tanıdık bir melodi yakaladı : Kendi cep telefonunun zilinde kullandığı, bilmemkimin bilmemkaçıncı senfonisi…
Bugünlerde herkesin ağzındaki şarkı ” Sağır Yarim” olmasına rağmen, nedense yine herkes cep telefonlarının melodisi olarak – anlasın anlamasın, sevsin sevmesin – klasik müziği tercih ediyordu. Kendisi, Tavus, diğer V.j. arkadaşları, hatta geçen gün bindiği taksinin şoförü bile. Yeni farkına vardığı bu çelişkinin, daha doğrusu bu ikiyüzlü tutumun, karizmatik olmak isteğiyle ilgili birşey olabileceğini düşündü Siren. Tıpkı sigara içmek ya da konuşmasına belli belirsiz bir Amerikan aksanı gizlemek gibi. En azından, kendisi için böyleydi bu durum.
Bu iğrenç müziği on saniyeden fazla dinlediği için “anında bay gelen” genç kız, çabucak kanal değiştirdi. Ancak, daha yeni açtığı kanalda ne olduğunu görmeden oturduğu yerden fırladı ve bir süredir çalmakta olan, ama kendisinin henüz duyduğu kapıyı açmak için koştu. Hassas kulakları, bu defa kısa bir sağırlık yaşamıştı anlaşılan.
Kapıdaki, Siren’in beyninin algılayabileceğinin ötesinde bir görüntü ve kokuya sahipti…
Paslanmış tokalı ayakkabıların üstünde bir zamanlar beyaz renge sahip ama şimdi çamurdan kararmış, dize kadar çekili “çoraplar” ; ceplerinde mezar böceklerinin kaynaştığı, sırmaları dökülmüş siyah bir frak ; ve etleri çürümüş bir boynu saran, çoğu yeri kemirilmiş beyaz bir boyun bağı ile, genç kızı cehennemdeki balosuna götürmeye gelmiş bir onsekizinci yüzyıl asilzadesiydi bu.
Yalnızca kulakları çürümemişti. Çok güzeldiler.
Salonun bir köşesinde telefon, 9. Senfoni’yi çalmaya başladı…
Siren’in kulakları, bu yeni erkek tarafından ısırılırken (daha doğrusu kafasının yarısı ile birlikte koparılırken) ; genç kız, bu adamın kulaklarının, kendi kulaklarından bile daha güzel olduğunu farketti.
Eve mezarlık kokusu getiren şey, Siren’in sağır yar’ine “Günaydın” demek üzere yatak odasına doğru ilerlerken, Siren, kendi çığlıkları ile 9. Senfoninin karışarak oluşturduğu uvertürü duyamıyordu.
Az önce açılmış olan kanalda, Siren kadar güzel kulakları olmayan ciddi yüzlü bir spiker, kelimeleri tane tane okuyarak, işitme engelliler için hazırlanan haber bültenini sunuyordu :
“…Alman. Polisi. Açılan. Mezarla. İlgili. Soruşturmanın. Sürdüğünü. Açıkladı.
1770-1827. Yılları. Arasında. Yaşamış. Olan. Ludwig. van. Beethoven. Genç. Yaşta. Duyma. Yetisini. Yitirmesine. Rağmen. Bestelemiş. Olduğu. Başyapıtlarla. Klasik. Müziğin. Ölümsüzlerindendir. “
Siren, kan gölünün ortasında duran uzaktan kumandayı alarak zorlukla kanalı değiştirdi ve ölmeden hemen önce, yeni küpelerinin o kadar da yakışmamış olduklarını gördü.
Murat Başekim